Pokut’ ta bir öğle
uykusu rüyası ve şiiri
Yasemin
Şişman ile teleferiğe binmişiz, teleferikte giderken insanların fotoğrafını
çekiyorum. Bir enstantane yakalamışım; insanlar fotoğraf makinemi alıp o pozu
silmek için peşimizden geliyorlar, onlardan kaçmaya çalışıyoruz. Görünürde her
şey çok güzel, düzen sorunsuz işliyor ve insanlar mutlu gözüküyorlar. Bu yerde
fotoğraf çekmek ve onlara verilen sınırların dışında bir şeyler yapmak
yasakmış. Ben bu insanları fotoğrafımı silmemeleri için şu şekilde ikna etmeye
çalışıyorum “ Nasıl ki birisine yazılan şiir, öykü yazılan kişiye değil de
yazana ait ise aynı şekilde fotoğrafta, çekilenin değil çeken kişinindir. “
diyorum. Fotoğrafımı onlardan kaçırmayı başarıyorum. Bu olaydan sonra ateşin
başında birkaç insan ile birlikte özgür gözüküp aslında özgür olmayan bu
insanları konuşuyoruz.
**Rüyamdan sonra sadece çay
toplamak için kullanıldığını sandığım teleferiğe, Yasemin bana sürpriz yaparak
bizim de bineceğimizi söylüyor.
*** Pokut’ un Çamaşırları şiirinin sonunda vurguladığım “ İstanbul çamaşırlarına özgür olmadıklarını söylemesek özgür olmadıklarını bilirler mi? “ kısmı bu rüyadan etkilenip şekillendi.
*** Pokut’ un Çamaşırları şiirinin sonunda vurguladığım “ İstanbul çamaşırlarına özgür olmadıklarını söylemesek özgür olmadıklarını bilirler mi? “ kısmı bu rüyadan etkilenip şekillendi.
Pokut’ un Çamaşırları
Çamaşırların da özgürü olur mu
demeyin.
Dağlara doğru özgürce uçuş uçuş
kuruyan çamaşırlar var bu diyarlarda.
Yaylaya kol kola dizilmiş; kuş
cıvıltıları, inek çanları ile kuruyan rengarenk çamaşırlar…
Odalarda kalorifer peteklerinde
kurumaya zorlanmayan özgür çamaşırlar…
Çamaşır asıp toplarken göz hizasının
binalarca kesilmediği, dağların doruklarına, ufka bakarak asılan toplanan
derinlik katan çamaşırlar…
İstanbul çamaşırlarına özgür
olmadıklarını söylemesek özgür olmadıklarını bilirler mi?
04Temmuz2017 06:30
Pokut,Çamlıhemşin-RİZE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder