KARMAKARIŞIK SAÇLAR
Bir insanın fiziksel özelliklerine bakınca
dikkat çeken, onu tanımlamaya yardımcı olan kısımları vardır; beni de sadece
fiziksel özelliklerim ile tanımlamaya çalışan birisinin sayacağı kısımların
başında gelir kıvırcık saçlarım. Lise yıllarımda bir arkadaşımın yazdığı “kıvırcık
saçlarım kadar karışık ” olduğumu anlatan şiirini bugün bile anımsamak hoşuma
gider.
Babaannem bende güzel bulduğu fiziksel
özellikler için kendisine, beğenmediği özelliklerim için de aynı anasına çekmiş
der. Saçlarımı aynı benim saçlarım diye sevip, gün içerisinde birden fazla
görüşmüş olsak bile saçlarımın onun saçlarına benzediğini yineler durur. Saç
rengimi değiştirdiğimde bile aynı benim saçlarım demesini devam ettirir; gençlik
yıllarında kestirip, bir kağıdın arasında sakladığı saçlarını saklamam için
bana emanet etti. Çocukken beni anneme benzetmelerini beklerdim ama kıvırcık
saçlı bir babanın kıvırcık saçlı bir kızı olarak aynı babası, babasına çekmiş
ne çok benziyor babasına cümlelerini işitirdim ve anneme benzemek erkek kardeşime
ait bir olguydu. Annemin saçlarımı ilk kesmesinden sonra düz çıkmaya başlaması
ile “ ne yaptım çocuğun saçlarına “ diye üzülmesine sebep olmuş saçlarım; daha
sonra orta okul yıllarımda tekrar kıvırcıklaşmaya başladılar ve hala fikrini
değiştirmediler, kıvırcık bir şekilde var olmaya devam ediyorlar.
Girdiğim yeni ortamlarda saçlarım insanlar ile
iletişim kurmamı hızlandıran bir araçtı; büluğ çağımda beğenmediğim diğer
fiziksel özelliklerimi bile gölgelemeye yetiyorlardı. Saçlarımı çok kısaltmadan
belli bir boyda kullanırım yıllar yılı; bir anda saç kestirme dürtüsü geldi ve
bu istek öyle bir şeydi ki eğer kuaföre gitmeseydim dayanamayıp kendim
kesecektim. Hiç kimsenin beklemediği şekilde kısa bir boy istediğim için bu
sefer kuaföre gitmeye karar verdim; randevu için aradığımda - on altı yıldır
saçlarımı kestirmiyorum o yüzden biraz heyecanlıyım, kusura bakmayın –
dediğimde karşı taraftan uzun müddet ses gelmeyince, korkmayın masal kahramanı
Rapunzel değilim arada kendim kesiyorum diye açıklama yapmıştım. Kuaförden, saçımın bir tarafını kazıyıp ensemi açık kalacak şekilde kısaltılmasını
istediğimde, kesmeden önce emin misin diye sordu. Ailemin kadınları bu
kesim işini abartmadan kısa kestirebileceğimi telkin ediyorlardı ama bir dürtü
geldi ve engel olmadım.
Kadınların saçları ile ilgili böyle radikal
değişiklikleri bir bunalım sonucu yaptıklarını ve iyi olup olmadığımı soran
kişilere de sinirleniyordum; hayatımın bir döneminde de böyle olmak istemiştim,
güzel ya da çirkin görünüp görünmeyeceğimi önemsemeden, bu kavramlara
takılmadan hareket etmek istedim. Evlendikten sonra kestirseydin deyip, zaten
evlenmedin bu şekilde hiç evlenemezsin alt mesajını iletenlere boş gözler ile
baktım. Sonucu önemsemeden benim bir özelliğim olan saçlarımı kestirmiştim; sonuçtan
herkesten çok ben memnun oldum, önemli olan da buydu.
Dünya üzerinde yüz otuz beş kentte sekiz
milyondan fazla insana temas etmiş olan “ *Karanlıkta Diyalog ” deneyimimde,
kapkaranlık bir alanda görme engelli bir insan ile paylaştığım bir buçuk
saatlik an gözlerimi açtı; karşısında nasıl oturduğum, ne giydiğim, nasıl
göründüğüm ile ilgilenmeyen; saçım, burnum, dişim, görünüşüm umurunda olmayan
ön yargı oluşturmayan birisi ile sadece ben olduğum için sohbet edebilmek
iletişebilmek keyifliydi. Kapkaranlık bir ortamda görme dışındaki duyularım
bana yol gösterici oldu; hiçbir fiziksel özelliğim ön yargı ya da artı puan
şeklinde algılanmayıp, diyalog kurabilmek için sadece insani değerlerime,
kültürüme, içtenliğime, safi ben olmaya kendimi teslim etmem yetti. Saçlarımı
bir dürtü şeklinde kestirmemin sebebi bunalım ya da depresyon değil, etiketler
yaftalamalar ve hoşgörüsüzlükler arasında bir diyalog kurma çabamdan kaynaklanmaktadır;
güzellik çirkinlik ya da başı açıklık kapalılık gibi zihinsel gerilik
göstergesi kavramlarımız yerine yeni yollar bulmak gerektiğinin savunucusu
olarak, dikkat çekici bir parçam olmadan da ben benim demek istememdir.
Mor sarı
yeşil turuncu, uzun kısa, rastalı kazıtılmış, başı örtülü örtüsüz. Biz nasıl
istiyorsak öyle! Bu yazı, kıvırcık saçları kadar karışık olan bu şahsın saçma
sapan saç baş mevzuları sürüp giderken kökü sende üzülme, nasıl olsa uzar
diyenlere köprü kurabilmemiz için dıştan çoktan içe yönelmenin gerekliliğine ve saç kesme hikayemin bana temas etmiş olan “ Karanlıkta Diyalog
” deneyimine dayandığına dair uzun uzadıya beyanıdır.
* Karanlıkta Diyalog Sergisi, İstanbul Social
Enterprise tarafından Aralık 2013' te İstanbul' da kapılarını açtı. Görme
engelli rehberler, dokunarak, koklayarak, duyarak yeni ve farklı bir biçimde
görmenizi sağlayarak sizi unutulmaz bir yolculuğa çıkartıyor.