2 Temmuz 2017 Pazar

Pokut’ ta bir öğle uykusu rüyası ve şiiri

Yasemin Şişman ile teleferiğe binmişiz, teleferikte giderken insanların fotoğrafını çekiyorum. Bir enstantane yakalamışım; insanlar fotoğraf makinemi alıp o pozu silmek için peşimizden geliyorlar, onlardan kaçmaya çalışıyoruz. Görünürde her şey çok güzel, düzen sorunsuz işliyor ve insanlar mutlu gözüküyorlar. Bu yerde fotoğraf çekmek ve onlara verilen sınırların dışında bir şeyler yapmak yasakmış. Ben bu insanları fotoğrafımı silmemeleri için şu şekilde ikna etmeye çalışıyorum “ Nasıl ki birisine yazılan şiir, öykü yazılan kişiye değil de yazana ait ise aynı şekilde fotoğrafta, çekilenin değil çeken kişinindir. “ diyorum. Fotoğrafımı onlardan kaçırmayı başarıyorum. Bu olaydan sonra ateşin başında birkaç insan ile birlikte özgür gözüküp aslında özgür olmayan bu insanları konuşuyoruz.

**Rüyamdan sonra sadece çay toplamak için kullanıldığını sandığım teleferiğe, Yasemin bana sürpriz yaparak bizim de bineceğimizi söylüyor. 
*** Pokut’ un Çamaşırları şiirinin sonunda vurguladığım “ İstanbul çamaşırlarına özgür olmadıklarını söylemesek özgür olmadıklarını bilirler mi? “ kısmı bu rüyadan etkilenip şekillendi.

Pokut’ un Çamaşırları

Çamaşırların da özgürü olur mu demeyin.
Dağlara doğru özgürce uçuş uçuş kuruyan çamaşırlar var bu diyarlarda.
Yaylaya kol kola dizilmiş; kuş cıvıltıları, inek çanları ile kuruyan rengarenk çamaşırlar…
Odalarda kalorifer peteklerinde kurumaya zorlanmayan özgür çamaşırlar…
Çamaşır asıp toplarken göz hizasının binalarca kesilmediği, dağların doruklarına, ufka bakarak asılan toplanan derinlik katan çamaşırlar…
İstanbul çamaşırlarına özgür olmadıklarını söylemesek özgür olmadıklarını bilirler mi?

04Temmuz2017 06:30 Pokut,Çamlıhemşin-RİZE